21 Aralık 2011 Çarşamba

Geçmiş Anneler Günü

"saat onbirdensonra buradaki insanlar içip içip camdan atlar..."


anneler...
anneler hakkında söylenebilecek çok söz vardır
sevilirler, candırlar, kandırlar, mükemmel varlıklardır
ve tam bir klasik
endişelidirler.
mesela
tutun ki kuul kızlarsınız
yılbaşı için kuul planlarınız var
kuul bir otelin en üst katında yapılan
kuul bir partiye biletleriniz
odanızdaki ayakkabı dolabının üstünde duruyor.
çok kuul.
anneniz endişelidir ya
size der ki,
-evladım çok fazla içip sarhoş olma, bak sonra cam var orda, ay ordaki camın önünde korkuluk var mıdır, en üst kat ayol!
troll denen surat ifadesi in dı miks.


farkındayız
vizeler bitti finaller yaklaştı
başkasının yatağına çıkınca uyumayacağını düşünen insan
uykusuna yenik düştü
26. kattan düşmekten iyidir


ayıkolun
raadolun
sınırsıziçkinindesınırıvaranne


görüşmeküzre

6 Aralık 2011 Salı

Yolkarta dönüş 1 lira

"saat onbirdensonra buradaki insanlar özlenir..."


özledim.
her şey özlenebilir ve ben 
ailemi özledim
kedimi çellomu
dostumu
sevgilimi
oda arkadaşlarımı
dolabımı
yurdumun aç köpeğini
yani yanımda olan olmayan her şeyi özledim.


eve dönmek demek anılara dönmek demek
eski hayallere dönmek, onları hatırlamak demek
mesela büyümeyi hayal ederdim.
-şu üniversite bir başlasın taş bir hatun olucam.
şimdi aynaya bakıyorum da,
olamamışım.
lisede nasılsam şimdi de öyleyim.
içi farklı kabuğu aynı gibi sanki
zaten açık kumral olduğum sürece imkansız.
bana esmerlik lazım.


bana kalırsa kuul kızlar hep beyaz tenli, kumral olup
sonradan saçını siyaha boyatan kızlardır.
hani şu "bakan-gülen-geçen" hatunlar vardır ya

işte onlar bence siyah saçlı
anca esmerler böyle yapar.

bakarlar, gülerler, geçerler ama yolda biri kollarından tutup
-sen gel bakalım, kuul kız, beni baştan çıkardın 
der.
siz de bakan gülen yine bakan kız olursunuz.


çünkü siz kumralsınız
ama onlar (b)aşaklı birer esmer!
kesin siyah saçlıdır.
kesin.




ayıkolun
raadolun


görüşmeküzre



25 Kasım 2011 Cuma

sokakta balık var

"saat onbirdensonra buradaki insanlar balık taklidi yapmaya başlar..."


sokakta hayat var
sokakta can bonomo var
idi
güzel miydi?
güzeldi elbet, ama bana kalırsa öncesi ve sonrası daha güzeldi
insanların içi güzel olunca
kafası da güzel olunca
sokaktaki hayat pek de güzel olmuyor mu efendim?


olmaz mı?
olur efendim...


görüşmeküzre





20 Kasım 2011 Pazar

Bam BAM

"saat onbirden sonra buradaki insanlar yorganla savaşır..."


adam çok şirin değil mi?
sanki bir şeylerin çakması gibi ama bir yandan kendine has..
bi enteresan..


yorgandan dayak yedim.


görüşmeküzre

19 Kasım 2011 Cumartesi

vileda sapı

"saat onbirdensonra buradaki insanlar odalarında olmaz..."


viledanın sapı üzümün çöpü misali
evrim geçirenler aslında insan ilişkileri.
ciddiyim.
her insan önce tanışır, sonra alışır en sonunda kaynaşır.
bu bir evrimdir.
kaynaşma evresi alışmadan daha önemlidir.
siz bir insanın kötü yönlerine alışıp o yönleri kabul edip, görmezden gelebilirsiniz
ama kaynaşmak demek, içine almak demektir.
sırları zartı zurtu geç,
kaynaşmak demek, kendini ait hissetmek demektir.
aylardır alışma dönemini devam ettirirsin
ama bir an gelir biri konuşur herkes kabul eder ve sen,
kaynaşırsın.
kaynaştığım altı kişi var.
gece itibariyle alışma çabalarımın en güzel devam ettiği
ve hiç bir anında pişmanlık duymadığım
ve duymayacağıma can-ı gönülden inandığım.


viledanın sapı üzümün çöpü
herkes kendi bulaşıklarını yıkamalı
muhabbet kuşları ötüşmeli
cem yılmaz naralar atmalı.
ayrıca mandalina poşetindeki çürük mandalinalar
itina ile ayıklanmalı.


ayıkolun
raadolun
datlırüyalar


görüşmeküzre

14 Kasım 2011 Pazartesi

tımarhane günlükleri: aslan, cadı ve dolap

"saat onbirdensonra buradaki insanların beyni erir..."


"kendimi tımarhanedeymiş gibi hissettim" dedi.
haklıydı.
bir tımarhanenin, kendini bilimum orman kaçkını zannedenleri tıkıştırdığı bir odadaydık adeta
iki katlı yataklarımızın üst katlarına havalarda zıplayarak çıkıyor
üstte yatanları, alttan yataklarını ayaklarımızla kaldırarak heyecanlandırıyorduk
-aşağıdan gelen hareketlenme, sanki uçuyormuşum hissi uyandırıyor bende.
odamızda meyve kabukları yerlerde dolaşıyor
ve daimi açık hava hissi uyandıran açık pencere-uçuşan perde kollektifi 
bizi kendimizden geçiriyordu.
aynı anda konuşmaya başlayıp aynı anda susuyorduk
üreme çağrısı yapan dişi papağanlar gibi
(dişi papağanlar üreme çağrısı yapar mı bilmiyorum, attım)
kısacası...
ruh ve sinir hastalıkları hastanesinin yanındaki bir yer nasıl olmalıysa
öyleydi...


en azından bizim oda.
raadolun.
ısırmıyoruz.


görüşmeküzre.

13 Kasım 2011 Pazar

çünkü uyku gelir. gelir mutlaka gelir.

"saat onbirdensonra buradaki insanların parmak uçları kaşınır..."

bir an durdum ve dedim ki,
"acaba twitterda hilalcebeci'yi takip etmeli miyim?"
neden gece gece böyle bir şey aklıma gelsin ki?
hem de deli gibi medeni hukuk çalıştıktan sonra.
-selam, ben medeniyetten uzak insan soydaşlarının hayatta kalış yöntemlerini inceliyorum.
başlıklı bir konu belirdi zihnimde.
ellerim twitter'a gitti.
bir an durdum ve
(hep anlık dururum zaten)
panpiş olarak anılmak istemiyorum dedim.
dedim bunu
yapamam dedim
anlamsız bir kelime benim türev sıfatım olamaz dedim
ruhumun derinliklerinde yatanı kimse bilmese de görüntüm insanları yanıltsa da
benim de bir sınırım var dedim!!

bakın gençler.
şerh önemlidir.
bir ev mi kiralayacaksınız?
gidin tapuya paşa paşa
şerh ettirin.
vallahi denizden babam çıksa onu bir güzel yesem 
yine de alamam o hakkı elinizden.
etkisi genişledi çünkü.

ayıkolun.
raadolun.

görüşmeküzre...

12 Kasım 2011 Cumartesi

çokfena

Lordy

Bizim buralarda giriş yazısını kısa tutarlar.
Çünkü 11'den sonra insanların canı sıkılır ve daha fazla not tutamaz, boşluk dolduramaz olur gençler.
Fena mı?
Fena.
Kısacası, siz değil, ben...


Hoş geldim!